15 Şubat 2016 Pazartesi

Zihinsel Harita ve Mülteci Sunumu



MÜLTECİ, siyasal, dinsel ya da etnik baskılar yüzünden ülkesini kendi isteği dışında terk etmek zorunda kalan ve yurttaşı olduğu devletin artık koruması altında olmayan kişidir. Mülteciler bulundukları ülkede de, o ülke yurttaşlarına tanınan birçok haktan yararlanamazlar. Göçmenler de bir ülkeden kalkarak başka bir ülkeye yerleşen insanlardır.
Mültecilik sorunu, daha çok devlet sınırlarının belirginleştiği 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı. Çağımızda, mültecilerin çoğu ülkesini siyasal nedenlerle terk etmektedir. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra SSCB'yi terk eden 1 milyonu aşkın kişi dünyanın çeşitli yörelerine dağıldı. 1936-39 İspanya İç Savaşı' nın ardından İspanya'dan kaçan Cumhuriyetçiler Fransa'ya ve SSCB'ye sığındı. Almanya' da Yahudiler'i ve kendileri gibi düşünmeyen herkesi yok etmeye çalışan Tarihteki en büyük mülteci hareketlerinin bazıları ise ülkelerin bölünmesi sonunda ortaya çıktı. 1947'de Hindistan, Hindistan ve Pakistan olarak iki bağımsız ülkeye ayrılınca Batı Pakistan'da yaşayan 5 milyonu aşkın Hindu ve Sih Hindistan'a, hemen hemen aynı sayıda Müslüman da Hindistan'dan Pakistan'a geçti. 1948'de Filistin'in bölünmesi ve İsrail Devleti'nin kurulması, Filistinliler'in kitleler halinde ülkelerini terk ederek mülteci olmaları sonucunu doğurdu.
1950'lerden sonra, Afrika'da bağımsız devletlerin ortaya çıkışıyla, ülke sınırları da belirginleşti. Bu nedenle, kabileler arası çatışmalar ya da savaşlar sonucu yurtlarını terk etmek zorunda kalan binlerce Afrikalı başka ülkelerde mülteci olarak yaşamaya başladı. 1980'de Afrika'daki mülteci sayısı 4 milyonu bulmuştu.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada Filistinli mülteciler dışında, kayıtlı yaklaşık 10.312.000 (1982) mülteci bulunmaktadır. Ayrıca, gene kayıtlı 1.900.000 (1981) Filistinli mülteci de çeşitli Ortadoğu ülkelerinde yaşamaktadır.
Mültecilerle ilgili hemen her sorun birden çok ulusu ilgilendirir. Bu nedenle, mültecilere yardımcı olmak ve sığındıkları ülkelere uyum sağlamalarını kolaylaştırmak için uluslararası örgütler gerekmiştir.
Mülteciler için hangi çözümler uygun görülmektedir?
BMMYK mülteciler için 3 kalıcı çözüm uygun görmektedir. Bunlardan birinci gönüllü geri dönüştür. Gönüllü geri dönüş mültecinin geldiği ülkedeki durumun düzelmesi üzerine BMMYK’nın korumasında ülkesine dönmesidir. Diğer bir çözüm yerel bütünleşmedir. Bu çözüm, mültecinin sığındığı ülkedeki toplumsal yaşama adapte olmasına yardımcı olmayı ifade eder. 3. çözüm üçüncü bir ülkeye yerleştirmedir. Bu çözüm mültecinin sığındığı ülkenin mülteciye koruma sağlamaması ve mültecinin ülkesine geri dönememesi durumunda başvurulan bir çözümdür. Türkiye’ye Avrupa dışından gelen mülteciler üçüncü bir ülkeye yerleştirilmektedir.
1951 Mülteci Sözleşmesi ve diğer uluslararası insan hakları sözleşmeleri aşağıdaki hakları içermektedir:
Ciddi insan hakları ihlali riski altında bulunacakları bir ülkeye zorla geri gönderilmekten korunma
Ayrımcılığa karşı korunma
Din ve inanç özgürlüğü
Kimlik ve seyahat dokümanları
İş, barınma, eğitim, sağlık
Sınırdan yasa dışı yollardan yapılan girişler için verilen cezalardan korunma
Seyahat özgürlüğü
Mültecilerin ve ailelerinin uzun vadeli ve kalıcı çözümlere ihtiyaçları vardır. Bunlar, sığındıkları ülkeye entegrasyon, başka bir ülkeye yerleşme ya da kendi ülkelerine gönüllü olarak dönme biçiminde olabilir. Gönüllü dönüş güvenli, onurlu, ayrıca insan haklarına tamamen saygılı bir biçimde olmalıdır. Deneyimler göstermiştir ki, insanlar istikrarsız bir ortama geri döndüklerinde, bir süre sonra yine evlerini ve yerlerini tekrar terk etmeye zorlanma riski altında bulunmaktadırlar.
                                                 MÜLTECİLERİN SORUNLARI
Barınma
Barınma öncelikli ihtiyaçlardan biridir. Bütün insanlar yaşamlarını idame etmek için barınağa ihtiyaç duyar. Mülteciler de yeni bir ülkeye geldiklerinde öncelikle barınacak yer konusunda sıkıntı yaşarlar. Gelen mültecilerin ekonomik durumları ile karşılaşacakları barınma sorununun niteliği eşdeğerdedir. Mültecilerin çok az bir kısmı ekonomik anlamda sorun yaşamamaktadır. Bu da mültecilerin büyük bir kısmının ekonomik nedenlerden ötürü barınma sorunu yaşadığı anlamına gelmektedir. Mülteciler çoğu sefer karşılaştıkları barınma sorunu ile baş edebilmek için bir arada yaşamakta ve-veya düşük ücretli sağlıksız evler tutmak zorunda kalmaktadırlar.
Mültecilerin kaldıkları evler genelde şehirlerin izbe yerlerinde, giriş veya bodrum katı ve oldukça rutubetli, karanlık ve sağlıksız bir görünümdedir. Güneş almayan, küçük loş dairelerdir. Evlerini mülteci ve sığınmacılara kiralayan ev sahipleri ise genellikle üç odalı evlere sahip olup, bir odada kendileri kalmakta ve her bir odayı ve salonu, birer mülteci ailesine kiraya verdikleri görülmüştür. Bu durumda bir evde 3–4 ailenin birlikte kaldıkları gözlenmiştir
    Mültecilerin kaldıkları evlerin birçoğunda kullanışlı herhangi bir ev eşyası bulunmamaktadır. Evlerde bulunan rutubet, özellikle çocuklarda solunum yolu hastalıklarına yol açabilmektedir. Bunların dışında sığınmacılar, aile başına alınan ikamet ücretlerini karşılamakta zorlandıklarını ifade etmektedir
Psikososyal Destek Eksikliği
Mültecilerin çoğu ülkelerini terk etmek zorunda kalma nedenlerinden, farklı bir kültürle karşılaşmaları ve geldikleri ülkede karşılaştıkları çok çeşitli sorunlar yüzünden çeşitli psikososyal sorunlar yaşamaktadırlar. Mültecilerin, sığınmacıların bu sorunlarla başa çıkmaları ve bu süreci sağlıklı geçirmeleri için psikososyal destek sistemlerine ihtiyaç duyarlar. Ne yazık ki mültecilere ihtiyaç duydukları psikososyal destek neredeyse hiç verilmemektedir. Bu sebepten ötürü mülteciler sosyal ve kültürel adaptasyon ve sığınma süreçleri ile ilgili sağlıklı bilgi alma konusunda sorunlar yaşamaktadırlar.
Eğitim
Eğitim çocukların gelişiminde hayati bir öneme sahip olduğu için, evrensel insan hakkı olarak tanınmıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 28. maddesi sözleşmeyi imzalayan devletleri bunu sağlamak için yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlar. Topraklarından ayrılmış olmak, çocuğun eğitim hakkını yada devletin bunu sağlama sorumluluğunu yok etmez. Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi madde 22’de sığınma ülkesinin mültecilere eğitim sağlama sorumluluğunu yeniden açıklar
Gerçek şudur ki, mülteci çocukların çoğunluğu temel eğitim almaz. Bazı tahminlere göre eğitim alan mülteci çocuk sayısı yüzde 30’dan fazla değildir. Temel eğitimin eksikliği haklarını ihlal eder ve ömür boyu sürecek bir eksiklik olur
Sığındıkları ülkede eğitime devam edebilen mülteci, sığınmacı çocukların büyük bir çoğunluğu okullarda, ekonomik, ayrımcılık, dil, arkadaş edinememe gibi sorunlar yaşamaktadır. Bu durum mülteci, sığınmacı çocukların sağlıklı bir eğitim sürecinden geçmelerini ve yeni kültüre adaptasyonlarını engellemektedir.
Ekonomik Sorunlar
Sığınmacıların neredeyse tamamı (%94.7) ekonomik sıkıntı yaşadığını düşünmektedir. Bu oran oldukça çarpıcıdır. Burada ülkelerinden gelirken getirebildikleri para varsa bitmiş, aldıkları sınırlı yardım zaten yetmediği ve çalışma hakları olmadığı için ek gelir de eline geçmeyen mültecinin ekonomik sıkıntı yaşaması anlaşılır görünmektedir 
  Sağlık
Mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları sorunlardan biri sağlık sorunudur. Bu sorun mültecilerin kötü yaşam koşulları ve ekonomik durumları ile yakından ilgilidir. Mülteciler yaşadıkları çeşitli sorunların yanında kötü evlerde barınmakta ve sağlıksız beslenmektedir. Bu durum çeşitli hastalıkları beraberinde getirmektedir.
                                                                                                  SAHRA GÖZÜM


                                                                                                                                                                                                                10- Suriyeli çocukların eğitim sorunu için ne gibi adımlar atılıyor/atılabilir?4-Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için hazırladığı kampların durumu nedir?1- Türkiye’de halen ne kadar Suriyeli bulunuyor?8- Suriyeli mültecileri yeni kamplara yollamak bir çözüm mü?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder