MÜLTECİ, siyasal, dinsel ya da etnik baskılar yüzünden
ülkesini kendi isteği dışında terk etmek zorunda kalan ve yurttaşı olduğu
devletin artık koruması altında olmayan kişidir. Mülteciler bulundukları ülkede
de, o ülke yurttaşlarına tanınan birçok haktan yararlanamazlar. Göçmenler de
bir ülkeden kalkarak başka bir ülkeye yerleşen insanlardır.
Mültecilik sorunu, daha çok devlet sınırlarının
belirginleştiği 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı. Çağımızda, mültecilerin
çoğu ülkesini siyasal nedenlerle terk etmektedir. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra
SSCB'yi terk eden 1 milyonu aşkın kişi dünyanın çeşitli yörelerine dağıldı.
1936-39 İspanya İç Savaşı' nın
ardından İspanya'dan kaçan Cumhuriyetçiler Fransa'ya ve SSCB'ye sığındı.
Almanya' da Yahudiler'i ve kendileri gibi
düşünmeyen herkesi yok etmeye çalışan Tarihteki en büyük mülteci hareketlerinin
bazıları ise ülkelerin bölünmesi sonunda ortaya çıktı. 1947'de Hindistan,
Hindistan ve Pakistan olarak iki bağımsız ülkeye ayrılınca Batı Pakistan'da
yaşayan 5 milyonu aşkın Hindu ve Sih Hindistan'a, hemen hemen aynı sayıda
Müslüman da Hindistan'dan Pakistan'a geçti. 1948'de Filistin'in bölünmesi ve
İsrail Devleti'nin kurulması, Filistinliler'in kitleler halinde ülkelerini terk ederek mülteci olmaları
sonucunu doğurdu.
1950'lerden
sonra, Afrika'da bağımsız devletlerin ortaya çıkışıyla, ülke sınırları da
belirginleşti. Bu nedenle, kabileler arası çatışmalar ya da savaşlar sonucu
yurtlarını terk etmek zorunda kalan binlerce Afrikalı başka ülkelerde mülteci
olarak yaşamaya başladı. 1980'de Afrika'daki mülteci sayısı 4 milyonu bulmuştu.
Birleşmiş
Milletler verilerine göre, dünyada Filistinli mülteciler dışında, kayıtlı
yaklaşık 10.312.000 (1982) mülteci bulunmaktadır. Ayrıca, gene kayıtlı
1.900.000 (1981) Filistinli mülteci de çeşitli Ortadoğu ülkelerinde
yaşamaktadır.
Mültecilerle ilgili hemen her sorun birden çok ulusu ilgilendirir. Bu nedenle, mültecilere yardımcı olmak ve sığındıkları ülkelere uyum sağlamalarını kolaylaştırmak için uluslararası örgütler gerekmiştir.
Mültecilerle ilgili hemen her sorun birden çok ulusu ilgilendirir. Bu nedenle, mültecilere yardımcı olmak ve sığındıkları ülkelere uyum sağlamalarını kolaylaştırmak için uluslararası örgütler gerekmiştir.
•Mülteciler
için hangi çözümler uygun görülmektedir?
BMMYK mülteciler için 3
kalıcı çözüm uygun görmektedir. Bunlardan birinci gönüllü geri dönüştür.
Gönüllü geri dönüş mültecinin geldiği ülkedeki durumun düzelmesi üzerine BMMYK’nın korumasında ülkesine
dönmesidir. Diğer bir çözüm yerel bütünleşmedir. Bu çözüm, mültecinin sığındığı
ülkedeki toplumsal yaşama adapte olmasına yardımcı olmayı ifade eder. 3. çözüm
üçüncü bir ülkeye yerleştirmedir. Bu çözüm mültecinin sığındığı ülkenin mülteciye
koruma sağlamaması ve mültecinin ülkesine geri dönememesi durumunda başvurulan
bir çözümdür. Türkiye’ye Avrupa dışından gelen mülteciler üçüncü bir ülkeye
yerleştirilmektedir.
•1951 Mülteci Sözleşmesi ve diğer uluslararası insan hakları
sözleşmeleri aşağıdaki hakları içermektedir:
•Ciddi
insan hakları ihlali riski altında bulunacakları bir ülkeye zorla geri
gönderilmekten korunma
•Ayrımcılığa
karşı korunma
•Din
ve inanç özgürlüğü
•Kimlik
ve seyahat dokümanları
•İş,
barınma, eğitim, sağlık
•Sınırdan
yasa dışı yollardan yapılan girişler için verilen cezalardan korunma
•Seyahat
özgürlüğü
•Mültecilerin
ve ailelerinin uzun vadeli ve kalıcı çözümlere ihtiyaçları vardır. Bunlar,
sığındıkları ülkeye entegrasyon, başka bir ülkeye yerleşme ya da kendi
ülkelerine gönüllü olarak dönme biçiminde olabilir. Gönüllü dönüş güvenli,
onurlu, ayrıca insan haklarına tamamen saygılı bir biçimde olmalıdır.
Deneyimler göstermiştir ki, insanlar istikrarsız bir ortama geri döndüklerinde,
bir süre sonra yine evlerini ve yerlerini tekrar terk etmeye zorlanma riski
altında bulunmaktadırlar.
MÜLTECİLERİN SORUNLARI
•Barınma
•Barınma öncelikli
ihtiyaçlardan biridir. Bütün insanlar yaşamlarını idame etmek için barınağa
ihtiyaç duyar. Mülteciler de yeni bir ülkeye geldiklerinde öncelikle barınacak
yer konusunda sıkıntı yaşarlar. Gelen mültecilerin ekonomik durumları ile
karşılaşacakları barınma sorununun niteliği eşdeğerdedir. Mültecilerin çok az
bir kısmı ekonomik anlamda sorun yaşamamaktadır. Bu da mültecilerin büyük bir
kısmının ekonomik nedenlerden ötürü barınma sorunu yaşadığı anlamına
gelmektedir. Mülteciler çoğu sefer karşılaştıkları barınma sorunu ile baş
edebilmek için bir arada yaşamakta ve-veya düşük ücretli sağlıksız evler tutmak
zorunda kalmaktadırlar.
•Mültecilerin kaldıkları
evler genelde şehirlerin izbe yerlerinde, giriş veya bodrum katı ve oldukça
rutubetli, karanlık ve sağlıksız bir görünümdedir. Güneş almayan, küçük loş
dairelerdir. Evlerini mülteci ve sığınmacılara kiralayan ev sahipleri ise genellikle
üç odalı evlere sahip olup, bir odada kendileri kalmakta ve her bir odayı ve
salonu, birer mülteci ailesine kiraya verdikleri görülmüştür. Bu durumda bir
evde 3–4 ailenin birlikte kaldıkları gözlenmiştir
Mültecilerin
kaldıkları evlerin birçoğunda kullanışlı herhangi bir ev eşyası
bulunmamaktadır. Evlerde bulunan rutubet, özellikle çocuklarda solunum yolu
hastalıklarına yol açabilmektedir. Bunların dışında sığınmacılar, aile başına
alınan ikamet ücretlerini karşılamakta zorlandıklarını ifade etmektedir
•Psikososyal Destek
Eksikliği
•Mültecilerin çoğu
ülkelerini terk etmek zorunda kalma nedenlerinden, farklı bir kültürle
karşılaşmaları ve geldikleri ülkede karşılaştıkları çok çeşitli sorunlar
yüzünden çeşitli psikososyal sorunlar
yaşamaktadırlar. Mültecilerin, sığınmacıların bu sorunlarla başa çıkmaları ve
bu süreci sağlıklı geçirmeleri için psikososyal destek sistemlerine ihtiyaç duyarlar. Ne yazık ki
mültecilere ihtiyaç duydukları psikososyal destek neredeyse hiç verilmemektedir. Bu sebepten ötürü
mülteciler sosyal ve kültürel adaptasyon ve sığınma süreçleri ile ilgili
sağlıklı bilgi alma konusunda sorunlar yaşamaktadırlar.
•Eğitim
•Eğitim çocukların
gelişiminde hayati bir öneme sahip olduğu için, evrensel insan hakkı olarak
tanınmıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 28. maddesi sözleşmeyi imzalayan
devletleri bunu sağlamak için yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlar.
Topraklarından ayrılmış olmak, çocuğun eğitim hakkını yada devletin bunu
sağlama sorumluluğunu yok etmez. Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951
Sözleşmesi madde 22’de sığınma ülkesinin mültecilere eğitim sağlama
sorumluluğunu yeniden açıklar
•Gerçek şudur ki, mülteci
çocukların çoğunluğu temel eğitim almaz. Bazı tahminlere göre eğitim alan
mülteci çocuk sayısı yüzde 30’dan fazla değildir. Temel eğitimin eksikliği
haklarını ihlal eder ve ömür boyu sürecek bir eksiklik olur
•Sığındıkları ülkede
eğitime devam edebilen mülteci, sığınmacı çocukların büyük bir çoğunluğu
okullarda, ekonomik, ayrımcılık, dil, arkadaş edinememe gibi sorunlar
yaşamaktadır. Bu durum mülteci, sığınmacı çocukların sağlıklı bir eğitim
sürecinden geçmelerini ve yeni kültüre adaptasyonlarını engellemektedir.
•Ekonomik
Sorunlar
Sığınmacıların neredeyse
tamamı (%94.7) ekonomik sıkıntı yaşadığını düşünmektedir. Bu oran oldukça
çarpıcıdır. Burada ülkelerinden gelirken getirebildikleri para varsa bitmiş,
aldıkları sınırlı yardım zaten yetmediği ve çalışma hakları olmadığı için ek gelir
de eline geçmeyen mültecinin ekonomik sıkıntı yaşaması anlaşılır görünmektedir
•Sağlık
•Mültecilerin yoğun
olarak yaşadıkları sorunlardan biri sağlık sorunudur. Bu sorun mültecilerin
kötü yaşam koşulları ve ekonomik durumları ile yakından ilgilidir. Mülteciler
yaşadıkları çeşitli sorunların yanında kötü evlerde barınmakta ve sağlıksız
beslenmektedir. Bu durum çeşitli hastalıkları beraberinde getirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder